Ordu, Karadeniz’in yeşil doğasıyla çevrili, köklü bir geçmişe sahip şehirlerimizden biridir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ordu’nun geçmişi, antik dönemlere kadar uzanmaktadır.
Ordu’nun bilinen en eski adı, antik Yunan döneminde Kotyora (Kotyora) olarak anılmıştır. Bu isim, "dağın eteğindeki yerleşim" anlamına gelir ve bölge, MÖ 7. yüzyılda Miletoslu kolonistler tarafından bir ticaret limanı olarak kurulmuştur. Antik Yunan tarihçisi Ksenophon’un Anabasis adlı eserinde Kotyora’dan bahsedilir ve buranın o dönem için stratejik bir ticaret merkezi olduğu vurgulanır.
Roma İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte Ordu bölgesi, Roma’nın egemenliğine girmiştir. Daha sonra Bizans İmparatorluğu döneminde, Karadeniz kıyısındaki savunma hatlarının bir parçası olmuştur. Bu dönemde kaleler ve askeri yerleşimler inşa edilmiştir. Bolaman Kalesi ve Kurul Kalesi, bu dönemlerden günümüze ulaşan önemli tarihî eserlerdendir.
Ordu, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde, bölgeye "Bayramlı" adı verilmiş ve Trabzon Eyaleti’ne bağlı bir sancak olarak yönetilmiştir. Zamanla bölgeye "Ordu" adı verilmesinin, Osmanlı askerî karargâhlarından (ordu) kaynaklandığı düşünülmektedir. Osmanlı döneminde bölge, fındık üretimi ve balıkçılık gibi ekonomik faaliyetlerle öne çıkmıştır.
1920’lerde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Ordu, modern bir şehir statüsü kazanmıştır. 1923 yılında resmî olarak il statüsü alan Ordu, tarım ve ticaret alanındaki gelişimiyle Karadeniz’in önemli şehirlerinden biri olmuştur. Özellikle fındık üretimindeki liderliği ile Türkiye ve dünya ekonomisine katkıda bulunmaktadır.
Ordu, tarihî mirasının yanı sıra doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Boztepe, Çambaşı Yaylası, Perşembe Yaylası ve Yason Burnu gibi turistik noktalar, hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.